Bilindiği gibi Türkler, tüm kavimler gibi tarih boyunca bir çok dine inanmışlar ve sürekli olarak kendi geleneklerini ve alışkanlıklarını da mensubu oldukları yeni dinlerine taşımışlardır. Günümüzde Türk halklarının çoğu İslam dinine geçmiş ve İslam dinini tüm kurallarıyla benimsemişlerdir. Çoğunluğu Müslüman olan Türklerin az da olsa ufak bir kesimi farklı din gruplarının birer üyesidirler.İçlerinden bazıları Hristiyanlık, Gök tanrı, Şamanizm ve Musevilik dinini benimseyip ufak azınlıklar şeklinde yaşamaya devam etmektedirler. Çuvaşlar, Yakutlar diğer adıyla Sahalar,Gagauzlar Hristiyan,Tuva Türkleri Şaman ve Budist, Altay bölgesi Gök tanrı, Karaylar ve Kırımçaklar Musevidirler. Haklarında çok az bilgi olan ve birçok kişi tarafından bilinmeyen Karaylara biraz değinmekte fayda vardır. Birçok kesim tarafından bilinmemelerine rağmen Karaylar, kendilerini tanıtmaya çalışmakta ve yok olmamak için kendi gelenek ve göreneklerini yasatmaya çalışmaktadırlar. Peki Karaylar kimdir, nasıl bir yasama sahiptirler ve neden Musevilik dinini seçmişlerdir?
İlk önceleri Karaylar, Musevilikte ünlü olan 'On Kayıp Kabile' efsanesindeki kavimlerden biri sanılmışlardır. Günümüzde Kırım bölgesinde yaygın olarak Karaylar'ın nüfuslarının yaklaşık olarak 700 ila 750 oldukları sanılmaktadır. Çoğu Kırım bölgesinde yasayan Karaylar'ın yaklaşık olarak 250 kadarı da Litvanya'nın başkenti olan Vilnius yakınlarında yaşamaktadırlar. Musevilik dininin Karaim mezhebine mensup olan Karaylar'ın isimlerine de buradan aldıkları düşünülmektedir. Karaylar genel olarak Tevrat'ı baz alırlar,Museviliğin Hadislerine ve yazılan bazı hikayelerine mesafelilerdir.Kendilerine özgü ibadethaneleri vardır ve herkes dilediği gibi bu mekanlara giremez.İstanbul da da yaklaşık olarak 40 kadar Karay Türk'ü yaşamaktadır. Fatih zamanında İstanbul a getirilen Karayların maalesef günümüzde nüfusu hızla düşmektedir. Artık nüfusları o kadar azalmıştır ki, ibadethaneleri bile kapanmıştır.
Karaylar'ın Tarihteki atalarının Hazar Türkleri olduğu düşünülmektedir. Hazar imparatorluğu Türklerin kurduğu ve hakkında çok fazla bilgi olmayan bir imparatorluktur. Fakat Hazar İmparatorluğu dönemin en güçlü imparatorluklarından bir tanesidir ve gücüyle gerek Bizans İmparatorluğunun gerek güneyde ki Arapların tedirgin oldukları bir devlet durumundadır. Sanıldığı gibi Hazar İmparatorluğunun tümü Musevi değildir, sadece hanedan Musevilik dinini benimsemiştir, imparatorluğun geri kalanı Gök tanrı ve Şaman dinini yaşamaya devam etmiştir. Hazar imparatorlarının Museviliği seçmelerinin sebebi ise tamamen politiktir. O dönemde en büyük rakip Bizans imparatorluğu ve Araplardır ve iki imparatorluk da Hazarları kendi cephesine çekme çabasındadır. Bizans Hristiyanlığı yayma amacıyla misyonerlik çalışmaları yürütürken Araplar ise İslam Dinini yayma amacıyla sıkça kuzeye doğru akınlar gerçekleştirmişlerdir. İki dini de kabul etmek istemeyen ve asimile olmaktan korkan Hazar imparatorları tamamen siyasi bir hamle ile Musevilik dinine yönelmişler ve kabul etmişlerdir. Böylelikle Hristiyanlık ve İslam dinini yaymak isteyen misyonerlerden kendilerini koruma fırsatı bulmuşlardır.
Günümüzde tek istekleri kendi gelenekleri yaşatmak olan Karaylar'ın,Türkiyeden de beklentileri fazladır, her ne kadar farklı bir dini benimsemiş olsalar da, onlarda Türktür ve bizimle aynı gelenek ve göreneklere sahiptirler.Türkiye de Karay Türklerine sahip çıkmalı ve tarih sahnesinden kaybolmalarına izin vermemelidir.Tarih boyunca tüm ırklara yardım eden ve hiçbir ırkın mağdur olmasına izin vermeyen Türkiye Cumhuriyetinin de Karayların yardım taleplerine kayıtsız kalmayacağı şüphesizdir.